Hangi alimler doğru söylüyor?

Cevap: Hangi alimler doğru söylüyor?

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet yolu hakkında şöyle buyurdular:
–“Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorar:
–“Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?”
Peygamberimiz (s.a.v.):
–“Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud)

Hadis-i şerifte buyrulduğu üzere doğru yol Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Ashab-ı Kiram'ın yoludur. Bu gün İslam coğrafyasına baktığımızda sadece Ehl-i sünnet mezheblerinin adındanda anlaşılacağı üzre sünnet ve Ashab-ı kiramın yolundan gittiğini görmekteyiz. Buda bize Ehl-sünnetin mezheblerinin hak mezheb olduğunu gösteriyor. Selefilik , vehabilik ve şia bunlar birtakım insanların kendi isteklerini tatmin etmek için kurulmuş fırkalardır ve kesinlikle doğru yol değildir.

Cevap: Hangi alimler doğru söylüyor?

ben selefi alimleri demedim ama. selef alimleri dedim. Ebu Hanife (ra) ve digerleri

Cevap: Hangi alimler doğru söylüyor?

Maturidi, Eş'ari ve selefi düşünceler doğrudur ve hepsine ehli sünnet denir.

Alıntı

Maturidi, Eş'ari ve selefi düşünceler doğrudur ve hepsine ehli sünnet denir.

Kardeş tabiki Maturidi ve Eş'ari tabiki ehli sünnettir ama Selefilik vehabiliğin kılıflı hali değilmi ? Bu gün Işıd ın mensup olduğu mezhep Selefilik değilimi?

Alakası yok
Selefilik hak bir mezheptir

Fatih Sultan Mehmet müşrik miydi ey sapık Vehhabiler ? (Sapık fırkalar - Selefiler) / Kerem Önder



https://www.youtube.com/watch?v=TqxocO4y1qA

kardeş ya sen yanlış biliyorsun yada ben sohbetlerde yanlış duydum Kerem hoca öyle demiyor ama :confused:

Kim bu selefiler? - Nureddin Yıldız

Alıntı

Öncelikle bu gibi temel bilgilere Tarikaçılık/Vehhabiciliği karıştırmayın!

Ehl-i Sünnet ve’l Cemâat mezhebi de itikâdî olarak üçe;
a-Selefîler
b-Maturidîler
c-Eşarîler


Fıkhî olarak da 4 e ayrılır;
1-Hanefî
2-Şâfiî
3-Mâlikî
4-Hanbelî

Kardeşim Nureddin hocada anlatıyor zaten (@hmet kardeşim video için sağol) Ben bu günkü selefilerin gerçek selefiler olmadığını söylüyorum. İşid örnektir buna sözde kendilerini KURAN SÜNNET ehli zannediyorlar ama bu gün yaptıkları malumdur. Biz şiayı itham ederken bile kafir demiyoruz çünkü aralarında azda olsa ehli sünnete yakın görüşte fırklar var ayrıca her ne olursa olsun selefilik , şia bunlar din kardeşlerimizdir onlarda ehli kıble dir lakin habil ile kabilin kardeşliği gibi bir kardeşlik .

Selefi denince neden vehhabiler neden işid aklına geliyor anlam veremedim
Yanlış olan bir gurup ben maturidiyim desin bizde maturidiliği reddedelim öyle mi? :)
Bu düşüncen yanlış kardeşim vaz geç

SELEFILIK NEDIR


Selefilik; dini Sahabe, Tabiun, Etba'ut Tabiîn gibi (ilk üç nesil gibi) anlayıp uygulama iddiasında olan bir İslami çizginin adıdır.
Selefelik ikiye ayrılır.
1-. İlk üç Nesilin din anlayış ve uygulaması .
2-. Sonra Kelam mezhepleri çıkmıştır. Hicri sekizinci asırda vefat eden İbni-Teymiye isimli zat ikinci Selefilik hareketini başlatmıştır.

Birinci selefî çizgiyi hem felsefeye hem Kelam'a karşı savunan bir yaklaşımla İbni Teymiye ortaya çıkmıştır. Talebeleri ve onun takipçileri fikir ve ilim faaliyeti olarak bu çizgiyi devam ettirmişler. Osmanlının sonuna doğru Suudi Arabistan'da Muhammed bin Abdülvehhab isimli bir zat Selefi çizgiyi içtimai ve siyasi hayata yansıtmak üzere Suud ailesiyle işbirliği yapmıştır. Suud ailesi Arabistan yarımadasında Selefi anlayışı yerleştirmek için Osmanlı'ya karşı mücadele etmişlerdir. Bu mücadeleyi kısmen belli bir bölgeye münhasır olmak üzere kazanmışlardır.

Bugün iki kutsal şehri de içine alan Suudi Arabistan Krallığı'nı oluşturmuşlardır. Bu krallık siyasal İslamcı bir rejimi benimsemiştir. Mezhep olarak da İbn Hanbel, İbni Teymiye ve Muhammed bin Abdülvehhap'ın İslam anlayışını benimsemiştir. Bu selefi anlayışa sahip kişiler sadece Afganistan'da yok. Yeni İslam'a açılan veya eskiden Müslüman olup Sovyet Rusya'nın hegemonyası altında İslam'dan uzaklaştırılmış bölgelere başka grupların dışında Selefiler de akın ettimişlerdir. Selefiler Afganistan'da kısmen etkin. Usame Bin Ladin Suudi, Hanbeli ve Selefidir. Molla Ömer ile aralarında kız alışverişi olmuştur. Ladin ve yakınları besbelli Selefi'dir. Molla Ömer de, Pakistan'da bulunan medreselerde okumuştur. Pakisten ve Hindistan'da ehli-Hadis ve Selefi bir damar vardır. Bugün Afganistan'da geleneksel Hanefi mezhebi hakimdir. Hanefi mezhebi ve Selefilik anlayışının kalburlandığı, bir ölçüde teyid edildiği ve nufüz sahası bulabildiği bir dini hayat vardır. (ALINTI) HAYRETTİN KARAMAN..

Selefilik anlayışının İslam dünyasındaki yeri nedir ?

Etkisi yok denemez. Her ülkede artık eskisi gibi standart Eşari veya Maturidi; başka düşüncelere, içtihadlara ve İslami yorumlara kapısını ve penceresini sıkı sıkıya kapatmış bir mezhepçilik yok. Hangi İslam ülkesine gitseniz orada aslen Şafii-Eşari aslen Hanefi-Maturidi olduğu halde hem aliminde hem halkında Maturidilik ve Hanefiliğe, Eşarilik ve Şafiiliğe, (bu itikad ve fıkıh mezheplerine uymayan) mesela Selefilerden alınmış ve etkilenilmiş inançlar ve uygulamalar bulabilirsiniz.

Ancak su unutulmamlıdır ki efendımız ümmetim 73 fırkaya ayrılacak ancak bir tek firka haric hepsi cehenneme gidecek bunu bilerek hareket etmeli ve düşünmeliyiz.



Selefilik, Islâm'i, yukarida tanittigimiz Selef-i Salihîn'in anlayip yasadigi gibi anlayip yasama iddiasinin vücut verdigi bir akimdir. Ilk defa Misir'da Cemaleddin Efganî ve ögrencisi Muhammed Abduh tarafindan baslatilan “ Islâmî islah” hareketi, daha sonra Selefîlik adiyla anilan zümrenin dogmasina kaynaklik etmistir.



Asagi yukari ayni dönemde bugünkü Suudi Arabistan'in sinirlari içinde bulunan Necid bölgesinde ortaya çikan ve Misir'daki hareket ile benzer söylemleri dillendiren Muhammed b. Abdilvehhab'in yürüttügü “ Vahhabîlik ” hareketine de daha sonra Selefîlik denmistir.

-----Selefîlerin görüsleri -----



Mütesabih ayet ve hadislerle ilgili görüsleri:



Selefîligin en bariz vasiflarindan birisi, mütesabih ayet ve hadisleri lugat anlamini esas alarak oldugu gibi kabul etmek seklinde kendisini göstermektedir.



Buna göre Kur'an'da ve hadislerde Allah Tealâ hakkinda zikredilen “el, yüz, gelme, oturma, inme, Ars'a istiva etme, gazaplanma, gülme...” gibi sifatlar, mahlukat hakkinda ne ifade ederse, Selefîler'e göre Allah Tealâ hakkinda da ayni seyi ifade eder.



Oysa Kur'an'da yer alan pek çok ayet, Allah Tealâ'nin bu gibi sifatlarini mahlukatin sifatlarina benzetmenin dogru olmadigini ortaya koymaktadir.



Her ilim dalinda, o sahanin mütehassislarinin söylediklerine itibar edilecegi açiktir. Bu gerçekten hareketle tefsir sahasinda müfessirler, hadis sahasinda muhaddisler , fikih sahasinda fukaha ve akaid sahasinda kelâm/akaid alimleri ne demisse ona itibar edilir. Ömrünü fikih ilminin meselelerine vakfetmis bir kimsenin akaid alaninda söyledikleri, bir akaid aliminin söyledikleri gibi degerlendirilmez. Yahut yillarini tefsir alaninda çalisarak geçirmis bir alimin, hadis ilminin derinlik ve inceliklerini bir hadis alimi kadar bilmesi beklenmemelidir.
ALINTI(SEMARKAND DERGİSİ)


Kardeşim ben böyle biliyorum hocalarımda böyle öğretti ayrıca okduğum kitaplardada böyle yazıyor.

Arkadaşlar ben vebal altında kalmak istemiyorum herhalde sizin söylediğiniz doğru ben bazı şeyleri yanlış anlamışım hakkınızı helal edin.